Deri Nasıl ve Neden Yaşlanır?

Deri yaşlanması giderek kozmetik kaygılar nedeni ile sosyal öneme sahip bir konu halini almaya başlamıştır. Hepimiz genç kalmak ve olduğumuzdan daha genç görünmek isteriz. Yaşlanmayı geciktirmek artık mümkün. Bunu yapmak için neden ve nasıl yaşlandığımızı bilmek yararlı olabilir.

Aslında derimiz diğer organlarla birlikte 20 yaşından itibaren yaşlanmaya başlar. Deri yaşlanması derinin farklı tabakalarını etkileyen morfolojik ve kimyasal değişiklikleri içeren kompleks bir olaydır.

İki tip yaşlanma olduğunu gösterilmiştir

  • Kronolojik yaşlanma/içsel (dahili) yaşlanma; Bu tip yaşlanma daha zor önleyebileceğimiz, genetik yapı yani ailenin deri yapısı ile ilgili yaşlanma sürecidir. Ayrıca vücudumuzda salınan bazı hormonlar (Hipofiz, tiroid, over, böbreküstü bezi hormonları gibi) ve yer çekimin etkisi de bu tip yaşlanmaya katkıda bulunur.
  • Dışsal/eksternal yaşlanma; yaşlanmaya neden olan en önemli dış faktör güneş ışınlarıdır. Ayrıca beslenme şekli, temel cilt bakımı alışkanlıkları, stres seviyesi, çevre kirliliği, yüzde mimik hareketlerinin derecesi, uyuma pozisyonu, sigara ve alkol kullanımı bu tip yaşlanmada önemli katkılar sağlar. 10 yıl en az günde 10 veya daha fazla sigara içenlerde, içmeyenlere oranla daha derin kırışıklık geliştiğini göstermiştir. Bir kaç yıl için dumana maruz kalanların cildi sarımtrak renk almaktadır.

Güneşe maruz kalınması ile gelişen erken yaşlanmada (fotoyaşlanma denir) aynı zamanda deri kanserleri de gelişebilir.

Önceki yıllarda özellikle kadınlar açık havada güneşe daha az maruz kaldığı için genellikle genetik yaşlanmaya bağlı bulguları gösterirken, günümüzde bu iki mekanizma birlikte işleyerek yaşlanmamıza yol açmaktadır.

Genetik yaşlanmada öncelikle ince kırışıklıklar ortaya çıkar. Bazıları dinamik çizgilerdir, gülmeye, kaş çatmaya bağlı mimik sonucu oluşurlar. Daha sonra mimik yapmadan görülebilen statik çizgiler yerleşir, özellikle fotoyaşlanmada hızla gelişirler. Ciltte sarkma oluşur. Deri altı yağ dokusunun kaybına ve elastikiyet kaybına bağlı olarak yanaklarda ve çene altında çöküklük, boyun ve ellerde elastikiyet kaybı gelişir. Terlemede azalma olduğundan deri kurur. Yaş ilerledikçe yüzde gözenekler genişler ve siyah noktalar artar. Saçlar incelir, yavaş uzar, dökülür, beyazlaşır. Yaşla kadınlarda çenede istenmeyen kıllar oluşurken, erkeklerde kaş, burun içi, kulak kılları uzar. Tırnaklar incelir, yavaş uzar, kurur, matlaşır ve kolay kırılır.

Güneşe ve dış faktörlere bağlı yaşlanmış derinin görünümünde ise; ince ve kaba kırışıklıklar, noktalı pigmentasyon (kahverengi güneş lekeleri), pürüzlü, sarımsı ve kösele gibi görünüm, kuruluk, kepeklenme, damarlarda artış, gevşeklik, sarkma, incelme, kolay kanama, zedelenme oluşur. Özellikle genetik yatkınlığı olan kişilerde kanser öncüsü lezyonlar ve deri kanserleri gelişebilir.

Güneşe bağlı yaşlanmada güneş maruziyetinin süresi ve yoğunluğu önemli belirleyici faktörlerdir. Güneşe tekrarlanan maruz kalma ile deri kendini onarma yeteneğini kaybeder ve hasar birikir. Deri tipi, derinin rengi, giyinme ve örtünme alışkanlıkları da önemli belirleyicilerdir. Solaryum gibi yapay bronzlaşma alışkınlıkları da deride doğal güneş ışığı kadar hasar yapabilir.

Bu bilgiler ışığında yaşlanmayı geciktirmek, önlemek mümkün mü sorusuna cevabımız kısmen evet olacaktır. Bunun için en önemli faktör güneşten korunmaktır. Uygun ve optimal deri bakımı, doğru beslenme ve antioksidanlardan yararlanma, sigara ve alkolü kısıtlamak yaşlanma sürecimizi önemli ölçüde yavaşlatır. Ayrıca tedavi edici bazı girişimlerden de yararlanabiliriz. Bu girişimler hakkında ilerleyen yazılarımda bilgiler vereceğim.

İnternet Sitesi Aydınlatma Metnine ulaşmak için tıklayınız.